ARAMA
Mut Belediyesi

DAĞPAZARI KİLİSESİ (COROPİSSUS)

Geri
DAĞPAZARI KİLİSESİ (COROPİSSUS)

İlçenin 35 kilometre kuzeyindedir. Antik ismi Coropissos olan kentin, Karaman’dan Silifke’ye inen antik yol üzerinde oluşu kente ayrı bir önem verildiğini göstermektedir. Etrafında sur ve burç kalıntıları olan bu antik kentin üç nefli, yarım kubbeli, apsisli bir kilisesi bulunmaktadır. Bu kiliseyi İmparator Zenon, 476’da tekrar imparator olması nedeniyle yaptırılmıştır. Kilisedeki orta nefin iki yanındaki birer kemer dizisi, burayı yan neflere ayırmıştır. Apsisin iki yanında, Korint üslubunda başlıklı payeler vardır. Kilisenin batı cephesi tamamen yıkılmıştır. Yapını önünde düzgün döşenmiş bir açıklık vardır. Bizans dönemine ait Kubbeli Kilise’nin apsisi ve bazı duvarları ayakta kalabilmiştir. Antik kentte hayıt ağacının kollarına asılmış çok sayıda hayvan ve geometrik desenlerle bezenmiş taban mozayiği göze çarpmaktadır. Yanında üç adet Heroon tipi anıt mezar oldukça yıpranmıştır. Köyün güneyindeki vadide ise kaya mezarlarının bulunduğu nekropol alanı vardır.
1875 yılında İngiliz gezgin Davis ve 1890 yılında Headlam ve W. Ramsay tarafından incelenmiş ve yapıların planları çıkarılmıştır. 1957-1958 yıllarında İngiliz Arkeolog M. Gough tarafından kazı yapılmış ve “Bazilika kalıntısı, yanında vaftiz binası, kilise yapısı (sadece temelleri görülebilmekte), sur dışında bazilika, Bizans dönemine ait bir ev” ortaya çıkarılmıştır.
Alanda, geniş bir şehir öreni içerisinde kale ve erken Bizans mimari üslubunda, muhtemelen MS 5. yüzyıl dönemlerine ait, üç nefli, yan duvarları ve apsisinin büyük bir kısmı ayakta kalmış kilise kalıntıları ile yine aynı döneme ait 15,00 x 5,50 ölçüsünde bir alanı kaplayan renkli taban mozaikleri bulunmaktadır.
Köyün tam içinde olan bu mozaiklerde çeşitli hayvan figürleri yanında geometrik motifler de yer almıştır. Bir kısmı ağılın içinde kalan bu mozaiklerin büyük kısmı dışarıda kalmaktadır. Dağpazarı Köyü’nün yaklaşık 500 m güneyinde tarla içinde Roma mimari özelliklere sahip Kilikya bölgesine özgü kareye yakın dikdörtgen planlı Heroon tipinde mezar bulunmaktadır. Mezarın, batı duvarı ve çatısı tamamen yıkılmıştır. Toprak yüzeyinden itibaren 12 sıra kesme taş örgüsüyle oktogonal duvar tekniğiyle örülmüştür. Duvarların birinde yere paralel olarak konulmuş kitabeli bir taş bulunmaktadır. Kitabenin konuluş itibariyle orijinal olmayıp devşirme olduğu sanılmaktadır.
Köyün, 350-400 m güneyinde Dikenlik Mevkiinde de Roma mimari üslubunda yumuşak cins kaya üzerine oyulmuş birer odalı kare ve kemerli pirizi olan Kaya Mezarları grubu bulunmaktadır. Mezar girişleri kuzeye bakmaktadır ve herhangi bir kabartma ve yazıya sahip değillerdir.
Köyde ayrıca halkın soğuk hava deposu olarak kullandığı üç adet sarnıç vardır. Bunlardan birisi kilisenin (önünde) hemen batısındadır. Dört gözlü olup üzeri tonoz kaplıdır. İkincisi kilisenin güneyindedir.
Üçüncüsü ise içi temizlenerek üstü kapatılmış ve köylülerce peynir deposu olarak kullanılmaktadır.
Geçmiş dönemlerde Dağpazarı’nın su ihtiyacı, 4 km uzaklıkta güneybatısından gelen suyolu ile sağlanmıştır. Bugün yer yer kemer kalıntıları ve izleri takip edilebilmektedir.
Dağpazarı Köyü yerleşim alanı, 1989 yılında III. derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescillenmiştir.
Eski adı Kestel olan bu yerleşim birimi şu an kullanılmakta olan Karaman- Mersin asfalt yolu yapılmadan önce (1950 öncesi) kullanılmakta olan eski kervan yolu üzerinde kurulmuş büyük bir yerleşim birimi imiş.
Büyük bir hamam kalıntısı, köylülerin at meydanı dedikleri hipodromu, biri tamamen yıkılmış üç büyük kilisesi, sarnıçı ve su kemerleri bulunan bazı araştırmacılar tarafından 30-35 bin kişinin yaşadığı tahmin edilen bir yermiş.
İngiliz seyyahı Davis 1875 yılının 23 Haziranında Göges ve Gödet üzerinden geçen eski kervan yolunu izleyerek Kestel’e gelerek bu Eski hristiyan şehri harabesini ziyaret etmiştir.
Davis etrafında kare plânlı burç kalıntıları görülen bir sur bulunan bu eski şehirde üç nefli ve yarım kubbeli apsisli bir kilise görmüştür. Bu binada orta nefin iki yanındaki birer kemer dizisi bunu yan neflerden ayırıyordu apsisin iki yanında korint uslubunda başlıklı pâyeler vardı ki Davis bunları yanlış olarak devşirme malzeme olduklarını sanmıştır. Kilisenin batı cephesi bugün tamamen yıkılmıştır.
Davis, Yapının önünde düzgün döşenmiş geniş bir açıklığın olduğunu, ayrıca kiliseye kuzey batısına bitişik bir yapıdan başka güney doğuda vadide bazı kemerleri duran bir köprü harabesi ve etrafta geniş bir nekropole işaret eden pek çok kaya mezarı ve lahit gördüğünü yazmıştır. Bu lahitlerden birini üzerinde bu şehrin adını belirten bir de kitabe tesbit etmiştir. Fakat seyyah öğrendiği bu adı açıklamaz ve kendisine saklar.
Bugün şehrin adının ne olduğu tartışmaları hâlâ sürmektedir. Bazı araştırıcılar Coropissos olabileceğini söylüyorlar. Bazıları ise Hieropolis olduğunu söylemektedirler. Kestel (Dağpazarı) 1890 ‘da A.C. Headlam, Sir.W. Ramsay ve Hogarth tarfından ziyaret edilerek buradaki kilise bir resmi ve tam planı ile tanıtılmış. Hâttâ Strzygowski bu yayına dayanarak onu meşhur kitabında ele almıştır.
Dağpazarı’nı 1954’te Amerikalı G. Forsyth yeniden incelemiştir. Forsyth’in görüşüne göre bu yapı Fransa’da Provence’ın Roma devri mimarisini hatırlatacak kadar batı yapılarına benzemektedir.(G.H Forstyh, Arhitectural notes on a trip through Cilicia”Dumbarton Oaks Papers”XI 1957 s.233-236) Nihayet 1957 ve 1958 de İngiliz Arkeoloji Enstitüsü’n den M. Gough Dağpazarı’ nda belli başlı dört binada kazılar yapmış bunlardan birincisi yanında birde vaftiz binası olan bir basilica, ikincisi evvelce Davis ,Headlam ve Forsyth’in inceledikleri yapı, Ücüncüsü surların dışında kalan yine bir basilica ve dördüncüsü kasabanın ortasında Bizans çağına ait bir evdir.
Basilicada Gough güzel döşeme mozaikleri meydana çıkarmış ikinci binanın da mimarisi hakkında bazı buluşlar ortaya koymuştur. Ancak bu araştırıcının Ayrıntılı raporlarını elde etmek mümkün olmamıştır. Bulunabilen bazı raporları ise fazla açık değildir, yüzeyseldir.